
SÖYLEŞİ: Aslı Kemal GÜRBEY
Bugün, 20. yüzyılın en önemli toplumsal hareketlerinden biri olan 68 Kuşağının içinden gelen değerli bir yazarla buluşuyoruz. 1968 hareketi, dünya genelinde özgürlük, eşitlik ve adalet arayışının simgesi haline gelmiş, sanattan siyasete pek çok alanda iz bırakmıştır. Konuğumuz, Hamza ŞAHİN dönemin ruhunu, mücadelelerini ve ideallerini kendi kalemiyle anlatmış. Yazdığı eser, sadece bireysel anılarını değil, aynı zamanda bir kuşağın toplumsal belleğini de yansıtıyor. Kalan Yayınları etiketiyle yayımlanan “Bir Kalbin Hikâyesi” isimli eser hakkında yazarla bir söyleşi yaptık.
Merhaba Hamza Bey. Yeni eserinizden ötürü sizi içtenlikle tebrik ederim. Hayırlı olsun. Öncelikle sizi okurlarımıza tanıtarak başlamak istiyorum. Hamza Şahin kimdir?
Öncelikle Kalan Yayınlarının içten yaklaşım ve titiz çalışmalarından dolayı Yılmaz Arslan ve Aslı Kemal Gürbey’i tebrik ediyorum. Bir ay bile sürmeyen kısa sürede kitabın basımını gerçekleştirdiler. Ben, Hamza Şahin. 1945 yılında Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Kayadibi Köyü’nde, tarım ve hayvancılıkla geçinen bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Annem ve babam, bana ve üç kız kardeşime hayatın gerektirdiği iş ve ilişkilerde mükemmel olmayı kendi eylemleriyle öğrettiler. Köyde en çok çalışan aile bizimkisi olurdu. Ailenin her bireyi, becerisine göre ne yapacağını bilir ve işini en iyi şekilde yapardı. Annem, en lezzetli yemekleri yapar; kız kardeşlerim ise yaşadıkları ortamı titizlikle temiz tutmalarıyla tanınırdı. Babam çok akıllı ve çalışkandı; ailedeki iş bölümünü büyük bir ustalıkla düzenlerdi. Aynı zamanda, güzel sesi ve okuma kültürüyle bilinir, saygı görürdü. Çocukluğumdan itibaren, mükemmeliyetçiliğe alışmam, tembel, kendini beğenmiş, şımarık, kavgacı ve yalancı insanlara karşı içimde bir tepki oluşturdu. Büyüdükçe, bu tepkiyi göstereceğim insanlar ne yazık ki arttı. Zamanla, siyasi ortamda samimi olmayan ilişkiler ve hükümetlerin akıl dışı uygulamaları bende hep bir güvensizlik yarattı. Çocukluktan gelen bu sorgulayıcı tavrım, hayatım boyunca süren bir muhaliflik duygusuna dönüştü. Öyle ki, oy verdiğim partinin bile uygulamalarına karşı çıktım. Bir muhalif öğretmen olarak, meslek hayatım boyunca tüm öğretmen eylemlerinde yer aldım. 1969 TÖS boykotundan, 1979’da TÖB-DER’in Kahramanmaraş Katliamı boykotuna kadar tüm öğretmen hareketlerine katıldım. Bütün bunlarla daima gurur duydum.
“Bir Kalbin Hikâyesi’ni beğenerek okudum. Sanırım eseri ilk okuyanlardan biriyim. Eser sizin yaşamınızı anlatıyor. Hem hayatınızı anlattığınız için hem de basılı ilk eseriniz olduğu için mutlu, heyecanlı ve gururlu olmalısınız. Duygularınızı öğrenmek isterim.
Hayatım boyunca yaşadığım her şeyi oğlum Ersin ile paylaşırdım. O, bu yaşantılarımı yazmamı isterdi. Karalama defterlerimdeki el yazmalarımı arkadaşlarına okutarak onların beğenileriyle beni motive ederdi. Oğlumun ısrarı sayesinde Bir Kalbin Hikâyesi adlı kitabımı yazdım. Ne yazık ki, kitabın yayımlandığını göremedi. Bu eseri, sevgili oğlum Ersin’e adıyorum. Onun varlığı ve desteği benim en büyük motivasyonumdu.
Yayınevi kitabın pdf nüshasını bana yolladığında bir haftaya okurum diye düşünmüştüm. Fakat elime alınca bir çırpıda bitiriverdim. Belki de 68 kuşağından biri olmanızdan belki de yaşadıklarınızı çok güzel ve merak uyandıran bir şekilde ele aldığınızdan. Bu kitabı okuyanların da benim hislerimi paylaşacaklarına inanıyorum. O acılı yılları yazarken zorlandığınız sahneler hangileri oldu?
Bu uzun yıllarımı alan mücadele sonunda, özneleri bende saklı, toprağa götüreceğim ihanet ve bencillikleri kalbim hiç affetmiyor.
68 Kuşağı Türkiye tarihi içinde özel bir yerde duruyor. Sizce Türk edebiyatı bu kuşağın yaşadıklarını yeterince işledi mi?
68 Kuşağı’nın mücadelesi ve onlara reva görülen zulüm, belki de ülkemizin en dramatik ve en aydınlatıcı dönemlerinden biridir. Bu konuda filmler çekilebilir, kitaplar yazılabilir. Ancak toplumun gerçekten duyacağı ve doyacağı nitelikte bir eser hâlâ ortaya konmamıştır.
Çok zor yıllardan geçmişsiniz. Sürgün, işkence, dayak, mahkeme, hapishane yaşamadığınız zorluk kalmamış. İnsan sormadan edemiyor. O yıllara dönecek olsaydınız değiştirmek istediğiniz şeyler olur muydu?
Geçmişe dair iki önemli eleştirim var. Bunlar, benim çözebileceğim sorunlar değil, ancak yine de üzerinde düşünülmesi gereken konular:
1. Sol fraksiyonlar, kendi aralarındaki teorik tartışmalar yerine ortak mücadele yöntemleri geliştirebilselerdi, daha etkili olabilirlerdi.
2. Militan kadrolar yetiştirmek yerine, bu mücadelenin geniş kitlelerce sahiplenmesini sağlayacak yollar bulunmalıydı. DEV-YOL siyasetince bu kavrayış gelişmiş olsa da, geç kalındı ve 12 Eylül darbesi tarafından boğuldu.
Kamuoyunda bazıları 68 kuşağının ütopyalarının hiçbir zaman gerçekçi olmadığını bazıları ise tersini savunuyor. Siz bu tartışmada nerede yer alırsınız.
68 Kuşağı’nın mücadelesi bir ütopya değildi. Ancak, bu kuşak içinde ütopik beklentilere sahip olanlar vardı. 1980 darbesi sonrası, bir yenilgi duygusuna kapılanlar, aslında kendi ütopyalarını kaybedenlerdi. Kimileri devrim olacak ve kendileri de devrimin muhafızı, hâkimi, savcısı olacak sanıyordu. Onlar için bu süreç bir yenilgiydi. Oysa mücadelenin toplumun geneline yayılması ve her dönemin kendi şartlarına göre mücadele biçimlerinin öğretilmesi çok daha önemliydi. Bugün Soma’dan Ankara’ya yürüyen madenciler, belki de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Samsun’dan Ankara’ya yürüyüşünün mirasını sürdürüyor. Bugün üniversite öğrencilerinin Saraçhane’deki direnişi, 68 Kuşağı’nın yürüyüşlerinin bir devamıdır. Direniş ve mücadelelere bilimsel bakabilenler için bu bir ütopya değil, aksine geleceğe ışık tutan somut bir pratiktir.
241 sayfa olan “Bir Kalbin Romanı”, adlı otobiyografinizin yayımlamış olması sanırım size iyi bir moral olmakla kalmadı, kendinize olan inancınızı da güçlendirdi. Bu durumda şu soruları size sormak isterim: 1) Üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı? 2) Varsa bu da otobiyografik bir çalışma mı olacak? 2) Bir takvim verebilir misiniz?
Bir çalışmam var. 12 Eylülle kararan yaşamına aydınlık arayan bir kelebeğin hikâyesi. Yani benim hikâyem. Adı: ‘’Işığı Arayan Kelebek’’. Bir ay içinde görüşlerinize hazır olacak.
Leave a Reply