Muharrem Kalkan: “Kitap yazmak için insanın bir sebebi olmalı.”

Söyleşi: Aslı Kemal Gürbey

Muharrem Kalkan’ın Hamal isimli anı-öykü kitabı Kalan Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Hamal, alın terinin, direncin ve fabrikalardaki sessiz kahramanların hikâyesidir. Eser sahibi Muharrem Kalkan, on yıllık işçilik deneyimini bir esere dönüştürerek, üretim bantlarının ardındaki görünmeyen hayatlara ışık tutuyor.  Bu kitap, yalnızca bir işçinin değil; geçim derdiyle, umutla, sabırla ayakta duran milyonların sesidir.  Eserin kahramanlarından İlhami’nin hikâyesi, emeğin içindeki insanın unutulmuş onurunu hatırlatıyor.  Yazarın kalemiyle nasır tutmuş eller birleşiyor; edebiyat, bir işçinin dünyasına yakından tanıklığa, bir işçinin zorluklarla örülmüş deneyimlerinin aktarımı biçimine dönüşüyor.  Biz de bu söyleşide, Muharrem Kalkan’ın yazma serüvenini, eserin ortaya çıkış hikâyesini ve edebiyata bakışını konuştuk.  

Merhaba Sayın Kalkan.  Yeni eseriniz hayırlı olsun.  İlk olarak sizi tanımakla başlamak isterim.

Merhaba Aslı hanım, ben de naçizane şahsınıza ve Kalan Yayınları’na göstermiş olduğu ilgiden dolayı çok teşekkür ederim.  1982 Erzincan doğumluyum. Ortaokul mezunu ve çıraklık eğitim merkezi okulundan kalfalık belgesi aldım. İlk mesleğim oto boyacılığıydı. Askerden sonra sağlık nedeniyle o mesleği bıraktım. Yaklaşık on yıldır Tekirdağ/Çerkezköy’de oturmaktayım. Hamal öykü kitabının yanı sıra yayınlanmış “Erzincanlı Divane Aziz Baba” ve İbrahim dede kitabım var. Emek üzerine ve Erzincan yerel kültür, inanç dünyasına ait araştırma çalışmalarım sürmektedir.

Hamal, 112 sayfa.  Okuması rahat ve keyifli bir kitap.  Şu iki sorunun yanıtını merak ediyorum: 1) Ne zamandan beri yazıyorsunuz? 2) Yazmak için bir eğitim aldınız mı?

Önce yazmaya ortaokulda iken şiirle başladım. Yazmak için bir eğitim almadım. Fakat Fuzuli’den başlayıp Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet ve birçok yazarların biz yazarlara açtığı yolu takip etmeye çalıştım.  Beden işçiliği ile fikir işçiliği birleşince, bundan aşk ve ilham alarak yazmaya başladım diyebilirim.  “İnsan okumakla dolar, yazmakla olgunlaşır.”

Hamal’ı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Kitap yazmak için insanın bir sebebi olmalıdır. Yaşar Kemal “İnce Mehmet” kitabında Çukurova da pamuk işçilerini ve onları sömüren, Abdi Ağa’yı anlatıyor. Bende naçizane Trakya bölgesinde bir pasajda olsa patron devletini, işçilerin nasıl sömürüldüğünü bu kitapta kaleme aldım.

Her yazarın bir yazma amacı olduğuna inanan birisiyim.  Sizin için yazmak ne anlama geliyor?

Hamal” kitabı 2015 ‘de Tekirdağ/Çorlu’da 1 Mayıs İşçi Bayramına katılmıştım. Eve geldiğimde işçi sınıfına nasıl bir katkı sunarım diye düşündüm.  Önce not alarak başladım.  Zaman sonra notlar birleşince bu kitap ortaya çıktı.  Kitaplar, doğumu bekleyen çocuklar gibidir.   Bu kitabı yazarken ekonomik gücüm yoktu.  Sendikalardan yardım istedim.  Sonra bana İstanbul’da yaptıkları bir toplantı da “Şimdi, bu işçiye yardım edersek diğer işçiler de kitap yazar, onlara da yardım etmek zorunda kalırız” diye komik bir cevap vermişlerdi.  Uğraş  ve çabalarım sonucu bu eseri ortaya koydum.

İlhami, zorluklarla yoğrulmuş bir karakter; Erzincan’dan Çerkezköy’e göç eden, direnciyle ayakta kalan bir işçi.  Ancak dikkat çekici bir durum var: Fabrikada konuşulan konular genellikle emek, eşitlik ya da iş güvenliği değil; mezhep, siyaset ve etnisite.  Sizce bu, sınıf bilincinin bastırıldığı ya da bilinçli biçimde yönlendirildiği bir tablo mu? Yoksa işçiler gerçekten kendi gündemlerinden mi uzaklaşmış durumda?

İşçilerin geleceği çizgi sınıf çizgisidir. İşçilerin emek bilincinin olmaması, yoksulluk ile korkutulmaları onları içine kapanık bir hale getiriyor. İşçi sınıfı emeğin örgütlü mücadelesini masaya koyamadıkça geleceğe güvenle bakmayacak. Emekleri pazarda satılan, hayatları çalınan, yarınları borçlar ile ipotek altına alınan işçilerin bırakacağı tek şey zincirleridir. Karl Marks “Dünyayı yorumlamak yetmez, değiştirmek de gerekiyor.” demişti. Değismeyen, dönüşmeyen her şey çürür ve yok olur. Birde konfor alanında çıkmak gerekiyor.

Anı-öykü türündeki kitapta insanı güldüren, düşündüren sahneler olduğu gibi üzücü sahnelerde var.  Kitabın bazı bölümlerini yazmak sizi yormuş ya da yazarken durup düşündürmüş olmalı.  Kitabı yazarken sizi en çok zorlayan sahne hangisiydi?

Kitap da beni en çok etkileyen iş kazaları oldu.  Türkiye genç ölümler ülkesi maalesef, en ufak önlemlerin alınmaması insanların hayatını kaybetmesine neden oluyor. Gebze Dil Ovası’nda iş cinayeti gibi çaresizliği ölüm bastırdı.

Her insanın iyi edebiyatı ve yazarlığı tanımlama biçimi farklıdır; kimine göre yazar, duygulara tercüman olan biridir, kimine göre topluma ayna tutan ya da değişimi tetikleyen bir düşünürdür.  Peki, sizce yazar kimdir, onun en temel sorumluluğu nedir ve iyi bir yazarı diğerlerinden ayıran asıl özellik ne olmalıdır?

İlerici insanlık savaşsız, sınıfsız, sömüren olmadığı bir dünyayı savunur. Aydın insanın sorumluğu vardır. Doğudaki insanın acısını batı da hisseder. Ayşe Kulin bir paşa torunu, Erzincan/Kemaliye’de bürokrasi engeline takılan ve Vali Recep Yazıcıoğlu’nun mücadelesi ile yaptırılan “Köprü” kitabını yazdı. Aydın sorumluğu budur.  Halka hitap etmeyen müzik yada  kitap olsun sanat olamaz.  Yazar “Kimsenin görmediğini gören, hissetmediğini hisseden, bilgi ve deneyimini duyguları ile harmanlayarak eser ortaya koyandır.  Kendine düşen sorumluluğu yerine getirmiş ise kaldığı zindan taş yastık bile ona kuş tüylü yatak gibidir, çünkü vicdanı rahattır.

Muharrem Kalkan’a en sevdiği 5 yazar 5 eser ismini sorsak yanıtı ne olur?

En sevdiğim yazarlar.  1 . Charles Dickens “İki şehrin hikayesi” 2 . Amin Maalof “Semerkand” 3.  Zülfü Livaneli “Mutluluk” 4 .Sabahattin Ali “Kürk Mantolu Madonna”  5. Aziz Nesin “Zübük”. Hepsi de çok kıymetli, benim için aralarında ayrım yapmak çok zor geliyor.

Son olarak, fabrikalarda alın teri dökerken içinde yazma isteği taşıyan, ama cesaret edemeyen işçi arkadaşlarınıza ne söylemek istersiniz?

Güzel bir söz duymuştum: “İnsan inançlarını koruyabildi mi, her karanlık geçicidir. “Yazar adayı inandığı yolda yürümeli dünyayı okumasını bilmeli.  İşçinin kalemi demirden güçlüdür.

Vakit ayırıp sorularımı yanıtladığınız için teşekkür ederim.  Eserinizin yolculuğu uzun ve ilham verici olsun.    

Kalan Yayınları’na kalemime güç verdiklerinden, yazarlık yolunda destek olduklarından dolayı teşekkür ediyorum.  Hepsini yürekten selamlıyorum.  Kitapsız dönmesin dünya, hoşça kalın.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*