Prof. Dr. Cengiz KURTULUŞ: “Kitabım İstanbul’un kent mirasının kaybolmadan kayıt alınma ihtiyacından doğmuştur.” 

Söyleşi Aslı Kemal Gürbey


İstanbul’un tarihini taşlarında, duvarlarında, kapılarında ve kulelerinde taşıyan surlar, yüzyıllardır şehri hem koruyan hem de ona kimlik kazandıran birer sessiz tanık olarak ayakta duruyor. Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş, Günümüzde İstanbul Surları, Kule ve Kapıları adlı çalışmasında, bu kadim yapıları yalnızca belgelerle değil, sahada adım adım dolaşarak, ölçerek, fotoğraflayarak ve tarihsel kaynaklarla destekleyerek günümüze kazandırdı. Eser, tecrübeli bir yayınevi olan Kalan Yayınları etiketiyle geçen hafta raflardaki yerini aldı. 2022-2023 yıllarında tamamlanan saha çalışmaları ve titiz araştırma süreciyle ortaya çıkan bu eser, surların bugünkü durumunu gözler önüne sererken gelecek kuşaklara da kalıcı bir miras bırakmayı amaçlıyor. Biz de hem akademik yönüyle hem de kişisel deneyimleriyle şekillenen bu değerli çalışmayı konuşmak üzere Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş ile bir araya geldik. Yazarla yeni eseri hakkında bir söyleşi yaptık.  Buyurun söyleşimize…


Merhaba Cengiz Bey. Eseriniz için sizi tebrik ederim. Eseri beğenerek okudum. Kaleminize sağlık. Sizin kim olduğunuzu okurlarımıza tanıtarak başlamak istiyorum. Cengiz Kurtuluş kimdir?

Ben bir araştırmacıyım. Jeofizik profesörüyüm.  Jeofizik mühendislik alanında uzun yıllar akademisyenlik yaptım ve hâlen bu alanda araştırmalarımı sürdürüyorum. Benim için bilimsel araştırma, merak ettiğim sorulara sistemli ve titiz bir şekilde yanıt arama sürecidir. Her bulgu, her gözlem beni hem heyecanlandırır hem de yeni sorular sormaya yönlendirir. Araştırma yaparken amacım sadece veri toplamak değil; doğayı, tarihi ya da mekânı anlamak ve bu anlayışı başkalarına da aktarabilmektir. Bilim, benim için sürekli öğrenmek, sorgulamak ve keşfetmektir. Tarih, arkeoloji  ve güzel sanatlar özellikle ilgi alanım.  İstanbul’un tarihî dokusuna ve özellikle surlarına ilgim, hem kişisel merakım hem de sahadaki gözlemlerim sayesinde gelişti. Bu ilgi beni ‘İstanbul’un Surları, Kule ve Kapıları’ adlı kitabı yazmaya yönlendirdi.

Günümüzde İstanbul Surları, Kule ve Kapıları adlı çalışmayı kaleme alma fikri hangi ihtiyaç ve düşünsel arka planın ürünü olarak ortaya çıktı?

İstanbul Surları, kuleleri ve kapıları ile her zaman merak uyandırıcı olmuştur. Öğrencilik yıllarımda Edirne kapı ve civarında öğretmenlik yaptığım yıllarda hep surların etrafında olduğum için  araştırmak istemiştim ancak uzun bir zaman alan bu süreç şimdiye kadar uzandı ve günümüzde İstanbul surları eserim ortaya çıktı. İstanbul’un surları 1500 yılı aşan bir süre boyunca kentin kimliğini şekillendirmiştir bununla beraber nüfus artışı, kentleşme ve deprem neticesiyle bu yapılar unutulmaya, yıkılmaya başlamıştır. Surları kaleme alırken kentin yaşayan belleğini yeniden görünür kılmayı amaçladım. Bu kitap kentin mirasının kaybolmadan kayıt alınma ihtiyacından doğmuştur. 

İstanbul’un surları, kuleleri ve kapıları arasında iki yıl süren araştırmalar yaptınız. Saha çalışmalarınız sırasında incelediğiniz sur, kule ve kapılar arasında, tarihsel, simgesel, estetik açıdan sizi en fazla etkileyen yapı hangisiydi?

Beni en çok etkileyen Altınkapı ve Mevlanakapı oldu. Altınkapı ‘daki üst üste konmuş büyük mermer bloklar dikkat çekicidir. Mevlanakapı mimari tarzı sanatsal yönden göz doldurmaktadır.

Çalışmanız boyunca araştırma sahanızı karış karış gezdiğiniz anlaşılıyor. Size sorum şu olacak: İstanbul’un sürekli değişen/dönüşen yüzü karşısında, toplum olarak biz surları, kuleleri ve kapıları koruyabildik mi, yoksa zamanın akışına mı bıraktık?

Kısmen bir bölümü korunaklı ancak bölgesel olarak zamanın akışına bırakılmış olup özellikle Haliç sur, kule ve kapılarının çoğu günümüzde mevcut değildir.  Ben saha araştırmamı yaparken özellikle Haliç surlarında zorlandım ve  bulabildiklerimi kaleme aldım. Daha ziyade Yedikuke’den Ayvansaray’a kadar olan kara surlarında onarım yapılmaktadır. Topkapı -Edirnekapı arasında surlarda büyük hasar oluşmuş durumda. Maalesef  daha fazla bakıma ihtiyaç duymaktadır.

Tarihsel mirasımızın önemli parçaları olan surların, kulelerin ve kapıların korunması için günümüzde hangi somut adımlar atılmalı; bu yapıları geleceğe taşımak için nasıl bir koruma stratejisi izlenmelidir?

Uluslararası standartlara uygun olarak restorasyon çalışmaları yapılmalı. Düzenli olarak sürdürülebilir bakım arkeolojik ve mimari belgeleme yapılmalı. Surların çevresinde kaçak yapılaşma ve kontrolsüz kentleşmeye izin verilmemeli.  Sur çevresi arkeolojik sit alana statüsüne uygun olarak düzenlenmelidir. Yeşil alanlarla surların görünürlüğü artırılmalı ve etrafında güvenlik önlemleri alınmalı.   Güvenlik sıkıntısını ben araştırmamda yaşadım.

Siz, ben daha doğmadan 1975 yılında lisans mezuniyeti olan, uzun yıllardır üniversitede görev yapan bir akademisyensiniz. Yaşınıza rağmen çok çaba, emek ve zaman isteyen bir metot olan saha araştırmacılığını tercih etmeniz beni etkiledi. Bu harika araştırmayı tamamlamak için 2022-23 yıllarını sahada geçirdiniz. Surlar üzerindeki incelemeler sırasında hayati tehlikeler atlattınız. Son yıllarda genç akademisyenlerin masa başında kalmayı tercih ettikleri, sahaya inmeyi pek sevmedikleri yönünde bir eleştiri var. Siz tecrübeli bir bilim insanı olarak bu görüşe katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız bunun sebepleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Budurum hem kişisel eğilimlerle hem de akademik sistemin yapısıyla ilgili değişebilir. Akademisyenler sahadan ziyade masa başında kalmayı tercih edebilir fakat bunu genele indirgemek  doğru değil. Saha çalışması maddi ve zaman açısından daha zorlayıcı.  Bazı saha çalışmaları zorlu veya tehlikeli koşullarda olabiliyor. Akademisyenler, kariyerlerinin başında risk almak yerine daha güvenli, kontrol edilebilir olduğundan  tercih edebilir. Günümüzde bazı disiplinlerde bilgisayar simülasyonları, büyük veri analizleri veya çevrimiçi araştırmalar ön plana çıkıyor. Bu da fiziksel sahaya çıkma ihtiyacını azaltıyor. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, birçok genç akademisyen sahaya çıkmayı istiyor ama sistemsel engeller veya kaynak eksikliği bunu kısıtlayabiliyor. Yani mesele sadece motivasyon değil; aynı zamanda yapı ve koşullarla da ilgili.

İstanbul surlarının bugünkü durumu ile ilgili önemli bir kitap yazdınız. Bu kitabı genç kuşaklara miras olarak bıraktınız. Emeklerinize sağlık. Öte yandan genç kuşakların tarihe karşı bir ilgisizlikleri olduğunu söyleyenleri duyuyoruz. Gençleri ata mirasına sahip çıkmadıkları için eleştirenler de var. Sizin görüşünüzü merak ediyorum?

Ben o kadar karamsar değilim. Bence gençleri ata mirasına sahip çıkmamakla eleştirmek doğru değil. Aksine, birçok genç, kültürel ve tarihî değerlerimize büyük bir ilgi ve merak gösteriyor. Sadece bunu farklı biçimlerde, modern yöntemlerle ve yaratıcı yaklaşımlarla ifade ediyorlar. Atalarımızın bıraktığı mirası koruma ve yaşatma konusunda duyarlı olduklarını görmek, gelecek için umut verici. Gençlerimiz ata mirasına özellikle son zamanlarda daha meraklı.  Bu kitaba da başvuracaklarını düşünüyorum. 

Önümüzdeki süreçte farklı eserler yazma gibi bir planınız var mı? Varsa konusu yine  tarihsel yapılar mı olacak?

Çalışmalarım sürüyor. Yeni kitap projelerim var.  Jeofizik alanında çalışmalar yapmaktayım.  Yeni gelecek projelerde bu alanda olacak.

Zaman ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*