Cansel Nur Çağlar: Günlük tutma ve rüyalarımı yazarak başladığım bu serüven zamanla artarak şiir, roman ve senaryo yazımına evrildi.

SÖYLEŞİ: Aslı Kemal Gürbey
Cansel Nur Çağlar’ın, Yutkun isimli ilk şiir kitabı bu hafta Kalan Yayınları’ndan çıktı. Sade bir dille yazılmış şiirler, sahip olduğu iyi seçilmiş imgelerle insanı bir tür ruhsal yolculuğa çıkarıyor. Şair ile kitap hakkında söyleşi yaptık.

Merhaba Cansel Hanım. Yeni eseriniz hayırlı olsun. Öncelikle Cansel Nur Çağlar’ın kim olduğunu okurlarımıza tanıtarak başlayalım. Evet, Cansel Nur Çağlar kimdir?
Merhaba, öncelikle bu röportaj için teşekkür ederim. İzmit’te doğdum. Henüz 14 yaşındayken trenle İstanbul’a gitmenin keyfine vardığım zamanlarda yazmaya yatkınlığım başladı. Hayalgücünün ve düşünmenin derinliğini fark etmeye başlamıştım. O zaman hızlı tren yoktu, yolculuk 1,5 saati geçiyordu. O tren seyahatleri bana farklı insan profillerini gözlemleme olanağı sağladı. Üniversite döneminde fotoğrafçılık ve seslendirme alanlarında da çalıştım. Fakat yazmak hep ağır bastı. Günlük tutma ve rüyalarımı yazarak başladığım bu serüven zamanla artarak şiir, roman ve senaryo yazımına evrildi. Uzun yolculukları sevmemin ve blog yazarlığı yapmamın da etkileri oldu.

Kitabınızın ismi “Yutkun” oldukça dikkat çekici. Bu ismin arkasında ne tür bir anlam ya da hissiyat var? Kitabın genel temasıyla nasıl bir bağlantı kuruyorsunuz?

Birden fazla duygu yoğunluğunu ifade edebilmenin en iyi yollarından biri olduğunu düşünüyorum, fizyolojik olarak.

Kitabınızın kapağındaki tasarım ve içeriğiyle olan ilişki hakkında da neler söyleyeceğinizi merak ediyorum.

Kapak görüntüsü tamamen en basit en yalın şekilde oluştu. Çok daha derin çizimler ya da derin bir görüntü ekleyebilirdim fakat akrebin sezgisine, gücüne ve yüceliğine her zaman inanırım.

Şiirleri yazma süreciniz nasıldı? Yazma aşamasında karşılaştığınız zorluklar ve keyif aldığınız anlar nelerdi?

Kelimeleri algılayış biçimi tamamen kişiseldir. Ben “al” derken sizin gözünüz bir obje arayabilir fakat ben kırmızının en parlak tonunu düşünürüm. İnsanların yaşadığı çoğu durum çetrefillidir ben de bunu tam olarak yansıttığımı düşünüyorum.
Şiirlerinize bakıldığında, bir tür ruhsal yolculuk gibi bir izlenim oluşuyor. Haliyle sizin şiiri ne olarak tarif ettiğinizi merak ediyorum. Size göre şiir nedir?
Şiir ya da yazılan her şey benim için duygu aktarımıdır. Yaşananlar, kurulan hayaller, hissedilen veya hissedilmeyen durumları yansıtabilme yeteneği diyebilirim.

Şiir yazarken dış dünyadan nasıl ilham alıyorsunuz? Gündelik yaşamın, duyguların, doğanın ya da toplumsal olayların şiirinizde nasıl bir yeri var?
Hikâyesiz bir an bile düşünemiyorum dünyada. Haliyle yaşamın özünün ve doğanın etkisi büyük. Bir şarj aletinden daha mühim benim için yemyeşil bir doğa manzarasını seyretmek, bir ağaca dokunmak ya da sahilde gün batımını izlemek. Bunlar soft durumlar ama önemlidir bütünüyle.
Şiirlerinizde kullandığınız dil, kelime seçimi ve imgeler oldukça zengin. Bu dili oluştururken sizi etkileyen şairler ya da edebi akımlar olduğunu düşündüm. Neler söylemek istersiniz.
Metaforiye düşkünlüğüm tamamen birbirinden bağımsız konuları ve kitapları aynı anda okumam/araştırmamla alakalı olabilir. Bir yandan ölü deniz parşömenlerini okurken diğer yandan Freud okurum. Bu arada severim kendisini.
İlk şiir kitabınız çıktı. Çok mutlu olmalısınız. Cansel Nur Çağlar’dan ikinci bir kitap beklemeli miyiz?
Henüz bunu detaylıca düşünmedim, zaman gösterir diyelim.
Söyleşiyi sonlandırırken Yutkun’un okurlarının bol olmasını diliyorum. Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*