Defne Parlak: “Gelecekte pek çok farklı alanda üretmek isteyen bir hayalperestim.”

Söyleşi Aslı Kemal Gürbey

Merhaba sevgili okurlarımız.
Bugün edebiyat günlüğümüzde konuğumuz Defne Parlak. Gölgeler Şehri adında ilk kitabını yayınlayan yazarımızla bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifle okuyacağınıza inandığımız söyleşimize geçelim.

Öncelikle tebrik ederim. Yeni eseriniz Gölgeler Şehri adıyla okurlarıyla buluştu. Sizi tanımakla başlamak isterim. Defne Parlak kimdir?

17 yaşında genç bir yazarım. Küçüklüğümden beri hayal gücüyle yaşayan, yazıyla kendini ifade etmeyi seven biriyim. Aynı zamanda sanatı, edebiyatı ve yaratıcı düşünmeyi yaşamının merkezine koyan, gelecekte pek çok farklı alanda üretmek isteyen bir hayalperestim.

“Gölgeler Şehri” gibi büyülü bir evreni yaratırken ilham kaynaklarınız nelerdi? Kitabın temelini atarken sizi en çok heyecanlandıran an neydi?

İlham kaynaklarım çok çeşitli aslında. Rüyalarım, mitoloji, psikoloji kitapları, doğa ve insanın iç dünyası bu evrenin oluşmasında etkili oldu. Gölgeler Şehri’nin temelini atarken beni en çok heyecanlandıran an, Mira’nın içsel karanlığıyla yüzleştiği sahneydi. Çünkü o anda evren sadece kurmaca olmaktan çıkıp bir ruhun yolculuğuna dönüştü.

Fantastik edebiyat, özellikle genç yazarlar için büyük bir cesaret gerektiriyor. Bu türü seçmenizdeki itici güç ne oldu? Okurlarınıza “kesinlikle şunu hissetsin” dediğiniz bir duygu var mı?

Fantastik edebiyat bana özgürlük hissi veriyor. Gerçek dünyanın sınırlarını aşabildiğim ve metaforlarla çok derin şeyler anlatabildiğim bir alan. Okurlarıma özellikle “kendini bulma” duygusunu hissettirmek istiyorum. Her şeyin ötesinde, karanlığın içinde bile ışık arayan bir ruh varsa, bu kitap onun için yazıldı.

Yazma sürecinde sizi en çok zorlayan ve en keyif aldığınız anlar nelerdi? (Örneğin; bir karakteri hayata geçirmek, beklenmedik bir plot twist yazmak gibi…)

En çok zorlayan şey karakterlerin duygularını sahici bir şekilde yansıtabilmekti. Ama en çok keyif aldığım kısımlar ise şaşırtıcı plot twist’ler yazmaktı. Bazen ben bile yazarken olayların gidişatına şaşırdım. Bir karakterin bağımsızlaşıp kendi kararlarını vermeye başladığını hissettiğim anlar unutulmazdı.

Eserlerinizde özellikle vurgulamak istediğiniz temalar var mı? Gölgeler Şehri’nde okurların üzerine düşünmesini istediğiniz bir mesaj veya sorgulama var mı?

Kimlik, aidiyet, korkularla yüzleşme ve bireyin içsel yolculuğu çok önem verdiğim temalar. Gölgeler Şehri, karanlığın sadece kötü değil, bazen bir dönüşüm alanı olduğunu da sorgulatan bir kitap. “Kendi gölgenle barışabilir misin?” sorusunu sormalarını istiyorum.

Yazarken kendine özgü ritüellerin veya alışkanlıklarınız var mı? Örneğin; belirli bir müzik eşliğinde yazmak, doğada dolaşarak fikir üretmek gibi…

Evet, genellikle dikkatimi toplamak için sessiz ortamda yazıyorum. Özellikle film müzikleri ya da doğa sesleri beni çok besliyor. Bazen sahneleri yazmadan önce karakterlerin yürüyüşe çıkmış gibi içsel konuşmalarını zihnimde kurarım.

Şu an okuduğunuz veya etkilendiğiniz kitaplar/yazarlar kimler? Sizi besleyen edebi damarlardan biraz bahseder misiniz?

Neil Gaiman’ın hayal gücüne, J.K. Rowling’in evren yaratma becerisine ve Ursula K. Le Guin’in derinliğine hayranım. Ayrıca klasiklerden Dostoyevski’nin insan ruhuna dair tahlilleri beni çok etkiliyor. Okudukça yazma arzum artıyor.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*