Eylem Serap Kaya: “Sevilmek ve sevmek için hep yazdım…”

Söyleşi Aslı Kemal Gürbey

Eylem Serap Kaya’nın Akıllı Deli adlı şiir kitabı, hem bireysel bir içsel hesaplaşmayı hem de toplumsal kırılmaları barındıran, güçlü ve cesur bir metin olarak öne çıkıyor. Şairin duygusal yoğunluğu, eleştirel sesi ve yaşam deneyimleriyle örülü sözleri tek kelimeyle etkileyici. Kalan Yayınları’ndan yeni çıkan eser dikkat çekici içeriği ile okurlarını bekliyor. Bizde yazar ile söyleşi yaptık. Buyurun söyleşimize…

Merhaba Eylem Hanım. Eserinizi beğenerek okudum. Kaleminize sağlık. Sizin kim olduğunuzu okurlarımıza tanıtarak başlamak istiyorum. Eylem Serap Kaya kimdir?

Öncelikle yayınevim Kalan Yayıncılığa ve sizlere çok teşekkür ediyorum. Kendimi acılarla yoğrulmuş bir meleğe benzetiyorum, kanatları kırılmış cennette gezinirken yanlışlıkla bu saçma dünyaya düşmüş bir melek… Hayatın yükünü sırtlanmış; gözü tok, gönlü tok, iyilik yapmayı hayat felsefesi edinmiş bir melek… Eylem Serap Kaya; Grafik Tasarım mezunu, alaylı yetiştirilmiş bir gazeteci, ressam, şair ve yazardır. İki yavrusu olan ve onları kırılmış kanatlarıyla kocaman saran, koruyan bir annedir.

Ne zamandan beri yazıyorsunuz ve yazmakta ne buluyorsunuz?

Ortaokulda Türkçe Öğretmenim Muammer Çınar şiirlerimi ve öykülerimi çok beğenirdi. Bizleri anlar, dinler ve gururlandırırdı. Onu çok özlüyorum fakat ulaşamadım. Bir gün bu kitabı okur ve beni hatırlarsa bende gurur duyarım. İlk ve Ortaokuldan beri yazıyorum. Tabi yaşanmışlıklar da yazdırdı, çocukluğumdan beri her şeyden yoksun bir hayat yaşadım. En acısı da sevgisizlikti. Bir rahmetli babaannem bir de beni seven mısralarım dışında kimseden sevgi görmedim. Ve sevilmek, sevmek için hep yazdım…

Akıllı Deli hem bir çelişki hem de bir kimlik tanımı gibi. Bu başlığı seçmenizin amacını okurlarımıza izah ederseniz sevinirim.

Aslında çoğumuz Akıllı Deliyiz. Huni takmadığımız ve don giyip sokakta dolaşmadığımız için belli olmuyor. Cahil insan kimliğinin geçerli olduğu bu zamanda aklımızı korumak için deliliğe vuruyoruz. Delidir Ne Yapsa Yeridir, desinler bizden uzak olsunlar diyoruz. Yani kendimizi hunimizin içine gizliyor, ağlanacak halimize gülüyoruz, hatta sırıtıyoruz…

Şiirlerinizde sık sık “isyan”, “kızgınlık”, “karanlık”, “açlık”, “ölüm”, “yalnızlık” gibi kelimelerle

karşılaşıyoruz. “Önce hayat kukla etmiş beni, sonra ailem, sonra sokaklar…” diyorsunuz mesela. Niçin hayata bu kadar karamsar bakıyorsunuz, diye sorsam yanıtınız ne olurdu?

Bir insan sevgisiz, yalnız ve umursanmaz büyürse içindeki o koca boşluk onu boğar. Kötü

alışkanlıklar edinebilir, hatalar yapabilir. Zaten kötü insanların nara atarak dolaştığı bu iğrenç hayata çok kolay yem olabilir. Ve hayatı hayatla öğrenmek en acısı. Bende isterdim prensesler gibi yaşamayı ama külkedisi oldum. İyi ki de olmuşum. Yaşanmışlıklarım olmasa kitaplarım da olmazdı. Bazen bu kötü insanlara bile teşekkür ediyorum. Sayelerinde yazar oldum. Hayatımı roman yapmayı çok istiyorum ama yirmi cilt ansiklopedi çıkar diye korkarak vazgeçiyorum. Sizce okurlar mı?

“Melek olmak varken şeytan olmak niye?” diye soruyorsunuz. Bu sözü beğendim. Günümüz insan ilişkilerinde maalesef çok kişi bu durumdan şikâyetçi. İnsanların bu hale gelmesini nasıl açıklıyorsunuz?

“MENFAAT VE ÇIKAR İLİŞKİLERİ” diyor ve büyük harflerle yazıyorum. Ben melek olanlardanım.

Duyarlıyım. Yaşlılar, çocuklar ve hayvanlar hassas noktamdır. İnsanlar duyarlı olsalar, saygı sevgi içinde yaşasalar… Gerçek aşk olsa, kıyamamak olsa. Doğayı kirletmeseler, hayvanları sevseler.

Yoksulunu, yoksununu görseler. Ama nerde! Parası olan kral kraliçe… Gariban isen benim gibi! Cebinde yoksa paran, sırtında varsa yaman, kaçar zombiler kapından…

Kitabınızda Serap Kaya Sözleri” diye ayrı bir bölüm var ve bu kısımda aforizmalar, keskin tespitler yer alıyor. Bu bölümü şiirden ayıran nedir? Bu sözleri ne zaman, ne amaçla kaleme aldınız?

Ara ara sinirleniyorum bende. Çivisi çıkmış dünyanın çivisini çakmak bana mı kaldı diyorum. Ellerim kan içinde kalıyor, kalbim acıyor ama tek başıma şu sahte düzeni değiştiremeyeceğimi anlayıp ya deliriyorum ya da kırılmış kanatlarımla kendimi sarıyorum bu kez. Herkesi sara sara ve her sardığım insandan darbe yiye yiye artık kendimi sevmeye de başladım. Ben geç kaldım ama siz çok fazla yara almadan, kimsenin sizi incitmesine izin vermeden doyasıya

yaşayın. KENDİNİZİ ÇOK SEVİN!

Akıllı Deli’yi sadece bir şiir kitabı olarak değil, aynı zamanda bir “haykırış” veya “itirafname” olarak da okuyabiliriz. Kitabınızın son bölümünde, annenize, babanıza ve kızınıza yönelik

bastırılmış duygularınız açıkça ortaya dökülüyor. Bu hususta 2 sorum var: 1) Bu itirafları ilk kez mi yaptınız? 2) Kitapta buna neden ihtiyaç duydunuz?

İçimde kalan çığlıklarımın sesiydi. Hep yuttum hep sustum. Bir kadın yalnız ise, muhtaç ise ve çaresizliklerle boğuşurken kimsesizse, o kadın günü gelince susmaz. Susarsa ölür. Bende ölmemek için içimdeki sessiz çığlıklarımı Anneme, Babama ve Kızıma anlattım, belki de içimi döktüm. Beni anlamayacaklarını anladığım, asla benim kalbimi taşıyamayacaklarını bildiğim insanları değiştirmeyi de bıraktım…

Birbiriyle ilgili şu soruların yanıtlarını da almak isterim. 1) Sevgi eksikliğiyle büyüyen bireyler, hayatları boyunca bu eksikliği nasıl tamamlamaya çalışırlar? 2) Bu tür bireylerin hayat yarışında başarılı olabilmeleri için önerileriniz neler olurdu?

Evet. Ve o güzel sevgilerinin celladı olan, insan bile denmeyecek mahlukatlara tutunarak hayatlarını mahvederler. Ben bunu yaşadım. Demiştim ya sevgi eksikliği insanı hatalara iter. Sadece kendini yaralar, hatta acılara alışmış öyle sevgisiz insanlar vardır ki! Acıdan beslenir. Acıyı benimsemiş insanlardır bunlar. Acılar artık acıtmaz onları. O yüzden ben içimdeki çocuğu asla kaybetmiyorum. Düşse de, dizleri kanasa da kimse yaralarını sarmasa da, dudağını büzüp bir köşede ağlasa da, kimse onu umursama da… O çocuğu, O küçük kızı “ beni” ben çok seviyorum. O çocuğu herkes kaybetti. Ben kazandım…

“O yüzden bir pamuk şekeri bile beni mutlu eder.”

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Okurlarınız bol olsun.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*