
İnsanın akıllı bir varlık olarak dünya üzerindeki hikâyesinin 300 bin yıl önce başladığı tahmin ediliyor. O tarihten beri insan çalışıp, üretmiş. Bir de tecrübelerini, hislerini, fikirlerini aktarmış.Aktarımı başlangıçta dua, nasihat, ağıt benzeri sözlerle yapmış. Ardından yazıyı keşfetmiş ve aktarımı yazı ile gerçekleştirmiş. Yazının keşfi ile medeniyetimiz büyük bir ilerleme göstermiş. Edebiyat da bu ilerlemeden nasiplenmiş. Sözlü edebiyat yazılı edebiyata dönüşmüş. Şiir, anı, öykü, deneme, roman türlerinde muazzam eserler çıkmış. Nazım Hikmetler, Dostoyovskiler, Marquezler ve daha niceleri. Kim bilir daha kimler kimler ismini altın harflerle tarihe yazacak. Herkes elbette farklı düşünür ama genel çoğunluğa göre iyi ki edebiyat var. Edebiyat bazı yazarlar için insanı ve toplumu anlamak ve yönlendirmek iken bazıları için bir rahatlama aracı. 21. yüzyılda bu ikinci grupta edebiyat yapanların çoğunluk olduğunu düşünüyoruz. Bunun için makul gerekçeler de var. Günümüz insanın bireyselliğinin yanında kibir, ego şişkinliği, ukalalığı, narsistik özellikleri, bencilliği insan ilişkilerini kökünden sarstı. Bu nedenle insanlarla fazla içli dışlı olmamak genellikle tercih edilen bir tutum oldu. Ki böyle bir tutum bu yüzyıla özgü ve istekle yapılmış bilinçli bir tercihtir. Bu nedenle önceki yüzyılda nasıldır bilemeyiz ancak bu yüzyılda daha çok yalnızlaşan, insani ilişkilerinde doyumu, samimiyeti bulamayan insan rahatlamak için edebiyata yöneliyor gibi. Edebiyat giderek daha fazla sorunlarla baş etme aracı gibi bir misyon görüyor. Ne için yapılırsa yapılsın. Her yüzyılda edebiyat umut demektiBu yüzyılda da edebiyatın umut olduğunu görüyoruz. 68. sayımızda emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür ederiz.
KARAKEDİ DERGİ 68.SAYI
Leave a Reply