
Lidya Kuyumcu: “Sanata ve emeğe verilen değerin ve duyulan saygının yok denecek kadar azaldığını düşünüyorum.”
SÖYLEŞİ: Aslı Kemal Gürbey
Yazmayı, düşünmeyi, üretmeyi seven Lidya Kuyumcu, “Ayda” ve “İki Kalp” isimli gençlik romanlarının yazarı. “Mucize’nin Hikâyesi” isimli yeni romanı da bu hafta Kalan Yayınları’ndan çıkarak raflardaki yerini aldı. Genç ve üretken yazarlarımızdan Lidya Kuyumcu ile kitap hakkında söyleşi yaptık. Buyurun söyleşimize…
Merhaba Lidya. Öncelikle yeniden seninle söyleşi yapmaktan duyduğum mutluluğu ifade etmem lazım. Yeni eserin hayırlı olsun. Bu üçüncü kitabın oldu. Önceki kitapların söyleşisini birlikte yapmıştık. Şimdi yeni bir romanla okur karşısına çıkıyorsun. Önceki kitaplarından ötürü belli bir deneyimin var fakat yine de ortada okurun karşısına yeni çıkan kitabın olduğu gerçeği de var. Neler hissettiğini, duygularını öğrenmek isterim.
Merhaba öncelikle. Açıkçası, kitap yazmak ne olup biteceğini hiç bilmeden çıktığım bir yoldu. Bu senaryo da epey uzun süredir kafamdaydı ancak bir türlü öncelik verip yazamıyordum. Üçüncü kitabımın çıkmış olmasından çok, bu hikâyemi yazmış olduğum kitabımın çıkmış olmasından mutluyum.
İlk romanın olan Ayda’yı 2023 yılında okumuştum. Hemen ardından 2024 yılında İki Kalp romanını okudum. 2025 yılının ilk ayında da Mucize’nin Hikâyesi ile karşımıza gümbür gümbür çıktın. Henüz lisede olmana rağmen başarılı üç gençlik romanı yayımladın. Azimli, üretken, düşünmeyi, yazmayı tutkuyla seven bir insan olduğun anlaşılıyor. Böyle olmak isteyen yüzbinlerce insan vardır. Dolayısıyla insan sendeki bu ilhama gıpta ediyor. Yazma arzunun kökeninde hangi ilhamlar veya duygular yatıyor?
Ben her zaman kitapların, filmlerin, dizilerin sunduğu farklı evrenlerin, karakterlerin yarattığı hissiyatı çok sevmişimdir. Ve tükettiğim içeriklerde hissettiğim o büyüyü, ben de kendi evrenlerimde yaratmak istedim. Yazmaya ve kitaplara olan ilgimden dolayı buna yazdığım kitaplarla başladım ve bırakmayı da düşünmüyorum. Bir diğer ilgi alanım olan tiyatroya olan sevgimin de kökeni aslında buralarda. O kurmaca hayatların, sinematik evrenlerin büyüsünü karşıya en iyi şekilde aktarma isteğim. Yazma ihtirasımın bir diğer sebebi ise bazen söyleyemediklerimi, yapamadıklarımı, söylemek, yapmak için geç kaldıklarımı veya sadece yapmak istediklerimi kendi hayatımda değil de burada tamamen kendi yarattığım dünyada özgürce anlatabilmek bana kalırsa çok kıymetli bir şey. Kendim gibi sık sık dizi, film, kitap tüketenlerde de gerçek hayattan kaçma arzusunun olduğunu gördüğüm oluyor.
Açık bir itirafta bulunmak istiyorum. Ayda ile başlayan yazma hikâyenin geçici bir heves olduğunu düşünmüştüm. Arkası gelmez sanıyordum. Açık şekilde yanıldım. Senin, roman yazarlığını bir hayat tarzı olarak içtenlikle yaptığına artık emin oldum. Roman yazarı olmak hayatını nasıl etkiliyor/ hayatına ne tür değişiklikler katıyor?
Her ne kadar roman yazmanın, romanlarımın basılıyor olmasının ve hayallerimi gerçekleştiriyor oluşumun sevincini yaşasam da dürüst bir cevap vermem gerekirse bunun hayatımı çok da etkilediğini söyleyemem. Günümüzde pek çok şey gibi buna da değer verilmediğini düşünüyorum. Konunun ne olduğundan bağımsız olarak, insanların emeklerine çok da bir saygı duyulduğunu düşünmüyorum. Ben de kitaplarımın vesilesiyle ülkedeki bu duruma yakından tanıklık ettim. Bu konuda esasında söyleyebileceğim epey fazla şey var fakat kısaca, artık etrafımızdaki pek çok şeye bilhassa sanat dallarına ve insanların emeklerine verilen değerin ve duyulan saygının yok denecek kadar az bir düzeyde olduğuna inanıyorum. Tabii ki bazı istisnaları tenzih ediyorum.
Yeni roman gençlik, arkadaşlık, aşk, korku ve şiddet içerikli bir kurmaca olmuş. Bu tarza sempati duyan önemli bir okur kitlesi var. Eseri beğenerek okuyacaklarına hiç kuşkum yok. Zannediyorum onlar da benden bu 2 soruyu sormamı isterlerdi. 1) Romanlarını nasıl yazıyorsun. 2) Karakterlerini nasıl oluşturuyorsun?
Romanlarımı yazmak veya karakterlerimi oluşturmak için net bir şekilde kullandığım bir yöntemim var diyemem ancak hikâyelerimi hayatıma endekslediğim için romanımı oluşturma ve geliştirme sürecimde her zaman kafamın arka planında onlar oluyor. Dışarıda yaptığım bir gözlemden, yaşadığım bir olaydan, dinlediğim bir müzikten, okuduğum bir kitaptan, izlediğim bir filmden edindiğim bilgi birikimi direkt olarak zihnimde çoğu zaman farkında olmadan senaryolarıma uyarlıyorum. Yazmak için oturduğumda da hayal gücümle harmanlayarak şablonları çıkarıp hikâyelerimi yazıyorum. Spesifik olarak karakterleri ise günlük hayatımda gördüğüm insanların, medyadan tükettiğim içeriklerin ve hayal gücümün karması olarak yaptığımı söyleyebilirim, hatta nadiren de olsa tanıdığım ve hoşnut olmadığım birinden ilham alıp karikatürize ederek bambaşka bir karaktere dönüştürdüğüm oluyor.
Kitabında maskeli bir seri katil, cinayetler, belirsizlikler, kaos, korku, dehşet gibi gerilim unsurları yer alıyor. Önceki kitaplardan epeyce faklı bir tema olmuş. Bu tarz bir temayı geçiş yapmanın nedeni/leri var mı?
Esasında bu temaya geçiş yapmamın ardında özel bir sebep yok. Korku ve cinayet temalı filmleri ve kitapları çok seviyor oluşumun da etkisiyle uzun süredir bir cinayet serisi yazmak istiyordum. Hatta bu kitabın ilk beş bölümünü Ayda’yı yazdığım dönemde dayanamayıp yazmıştım. Zaten bu senaryo için aldığım notlar da yıllardır duruyordu. Yani bu temaya geçmeyi ilk kitabımı yazmaya başladığım dönemden beri planlıyordum. Sanırım benim kitaplarımdaki kritik ortak nokta güçlü kadın karakterlerin hikayelerini baz alıyor olmam. Konusu fark etmeksizin hepsinde merkezde güçlü bir başrol kadın karakter yer alıyor. İlk kitabımda Ayda Yaldız, ikinci kitabımda Cana Kandemir ve şimdi de Mucize Kılıç gibi.
Maskeli seri katil karakteri oldukça gizemli. Okuyucu katilin kim olduğunu asla tahmin edemiyor. Katilin kimliğini romanın sonuna kadar gizli tutmayı çok iyi başarmışsın. Kitabın sonu çok sürpriz şekilde bitiyor. Kitaba bu sonu yazarken okuyucuları şaşırtmayı mı yoksa toplumsal bir mesaj vermeyi mi hedefledin?
Bu sonu yazarken hem mümkün olduğunca okuyucuyu şaşırtmaya hem de bu serinin kalan iki devam kitabında yaşanacak olaylardan kopmamaya çalıştım. Serinin devam kitapları henüz çıkmadığından dolayı maalesef çok detaylı bir açıklama yapamıyorum o sebeple yalın bir şekilde açıklamaya çalışacağım. Eğer gerçek ters köşeyi ilk kitaptan yapmak isteseydim daha beklenmedik ve şaibeli bir karakteri katil yapardım, ancak ben asıl ters köşeyi ikinci ve üçüncü kitap için planladım. Yine de ilk kitabı da aksiyonlu ve merak uyandıracak şekilde yazmaya çalıştım. Toplumsal mesaj kısmına gelirsek de genelde toplumun az ya da çok fark etmeksizin dışına itilen veya bir başka insanın ekseninde kalan kişilerin her zaman olmasa da çoğu zaman yanlarındakilere sempatiden ziyade kin ve öfke biriktirdiklerini düşünüyorum. Bence bastırılmış hisler ve söylenememiş sözler günü geldiğinde olması gerekenden çok daha yoğun ve şiddetli bir şekilde dışarı çıkar.
İlham verici bir yanının olduğunu düşünüyorum. Gençliğini, zamanını doğru şeyler yapmak için kullanmanı takdir ediyorum. Buradan yazma çabası veren gençlere vereceğin mesajın önemli olacağını düşünüyorum. Onlara bir mesaj vermek isteseydin bu ne olurdu?
Söyleyeceklerimin biraz basmakalıp görünebileceğinin farkındayım fakat kendi tecrübemi paylaşmak istiyorum. Bence yakın hissettiğiniz kişiler hariç çok da fazla kişiye bu konuda hayallerinizden bahsetmeyin. Çünkü çoğu zaman insanların hiç bilgilerinin olmadığı konularda bolca fikirleri oluyor. Kâh bilgisizlikten kâh kıskançlıktan bilemiyorum ama bence insanlarla yazma çabanızı hiç değilse elle tutulur bir başarı elde etme gayeniz varsa bunu başarana kadar çok da paylaşmayın. Aslında sadece yazıyor olmak bile bence yeterince büyük bir başarı ama maalesef böyle görülmüyor. Bir de hayat bu, araya zorluklar, engeller girse de hayalinizi ertelemek zorunda dahi kalsanız bırakmayın. Birçok insanın umutsuz hissettiğinin bilincindeyim, ki ben de çok farklı sayılmam. Fakat bence sadece bunu hayal ediyor ve çabalıyor olmak bile sizi birçok insanın önüne geçirir. O yüzden insanları umursamayın ve mevcut şartlarda ne kadar zor bir şey olduğunu biliyorum ama lütfen ihtiraslarınızdan ertelemek zorunda kalsanız bile vazgeçmeyin.
Bir sonraki kitabını ne zaman okuyucularla buluşturmayı hedefliyorsun? Şimdiden belirlediğin bir takvim var mı?
Şu anda eş zamanlı yazdığım birkaç kitabım var ama sanırım bilhassa öncelik vereceğim iki kitap var. Bunlardan ilki Ayda’nın ikinci kitabı, bir diğeri de yaşadığım bir olaydan ilham alarak yazmaya başladığım ağırlıklı olarak psikolojik olan ve bir lisede geçen, başrolün genç bir kız olduğu, diğer kitaplarımdan bir nebze daha farklı bir temaya sahip bir roman. Ancak ne zaman biteceği hakkında pek bir fikrim yok çünkü bir kitabı yazmayı bitirdikten sonra bir süre yazsam da uzun soluklu yazamıyorum ve senaryoların kafamda bir pişme süresi oluyor. Yine de çok uzun bir ara vereceğimi düşünmüyorum.
Lidya’cığım söyleşiyi sonlandırırken emeğine, bilincine sağlık diyorum. Yazma tutkun eksilmesin taşsın. Sana bol okurlar diliyorum. Hem yazdığın güzel romanlar için hem de yoğun vaktinden bana zaman ayırdığın için ayrı ayrı teşekkür ederim.
Hem rica ederim hem de kitabımı okuyarak, bu soruları hazırlayarak harcadığınız emeğiniz ve de güzel temennileriniz için teşekkür ederim.
Leave a Reply