Mehmet Tuncay Gürtuna: “Benim için “yazma”nın temelinde paylaşmak yatar.”

Söyleşi: Aslı Kemal Gürbey

Hukukçu, siyasetçi, sporcu ve yazar kimlikleriyle hayatın pek çok alanında iz bırakan Mehmet Tuncay Gürtuna, yeni kitabı “Tanrı Adına, Din Adına, Devlet Adına, Kral Adına Adalet; Engizisyon” (185 sayfa) ile adalet, hukuk ve din ilişkisini tarihin karanlık sayfalarına doğru cesur bir yolculukla ele alıyor. Engizisyon kavramının kökeninden, Batı’daki uygulamalarına ve İslam Dünyası’ndaki yansımalarına kadar geniş bir perspektif sunan eser, günümüze de ışık tutuyor. Bugün kendisiyle hem kitabını hem de uzun soluklu yaşam ve yazma tecrübesini konuştuk.


Şu an 80 yaşının üstündesiniz. Daha önce Demirci Tubal, Fenerbahçeli Civciv, Taşın Yolculuğu, Cumhuriyet Yolu 100. Yıl ve Tatar Efe  gibi eserleriniz yayımlanmış. Sizin gibi yazmada bir süreklilik kazanmış olan her yazarın muhakkak bir yazma amacı oluyor. Her yazar yazmakta farklı ama anlamlı bir şey buluyor ve yazıyor. Siz yazmakta ne buluyorsunuz?

Benim için “yazma“nın temelinde paylaşmak yatar. Bilgi, Tanrı’nın bize bir lütfudur ve bunu kendimizle birlikte toprağa mahkûm etmek en azından diğer insanlara haksızlıktır Burada asla ululanmak niyetinde değilim ama en küçük hatta önemsiz görünen bir bilgi kırıntısı bile bir başka insanın dağarcığında önemli bir zenginlik yaratabilir.

Mehmet Bey; hem hukukçu hem siyasetçi hem de sporcu olarak çok farklı alanlarda deneyimlere sahipsiniz. Bunca tecrübenin yazarlığınıza nasıl bir katkısı oldu?

Bütün yazılan çizilen eserlerin ana konusu insandır. Değişik alanlardaki yaşam tarzım insanları daha değişik ortamlarda ve kimlikleriyle tanımak imkânı verdi ve bu da yazdıklarımı şekillendirdi.

Oldukça derin ve yazması meşakkat gerektiren “Engizisyon” konusunu yazmaya nasıl karar verdiniz. Sizi bu konuyu araştırmak üzere harekete geçiren motivasyon neydi?

Hukuk Fakültesindeki öğrenciliğimden beri ceza yargılama usulleri ile cezalandırma yöntemlerini hep sorgulamışımdır. Önceleri bunun sistemin gereği olduğunu düşündüm ama zaman içinde yanıldığımı ve beni rahatsız eden hususların sistemden daha doğrusu sistemin uygulayıcılarından kaynaklandığını fark ettim. Nihayet özellikle siyaset alanındaki uygulamaların geçmiş karanlık dönem yöntemleriyle benzerliği bani bu konuda daha derinden incelemeye sevk etti.

Bir ortaçağ kurumu olan Engizisyon kurumunu sizin kitabınız sayesinde daha yakından tanımış oldum. Yeni ve şaşırtıcı bilgiler öğrendiğim için de mutluyum. Araştırmalarınızda sizi en çok sarsan veya şaşırtan bilgi ne oldu?

Beni en çok şaşırtan husus; İslam dünyasındaki “Sorgulamaların” Avrupa’daki eski çağ yöntemleriyle benzerliği oldu. İtiraf edeyim ki  Orta Doğu coğrafyasında yaşanan adaletsiz gibi görünen yani sadece bir tek iradenin emriyle verilen cezaların aslında, göstermelik de olsa, bir sorgulama hatta yargılama sürecinden geçtiğini görmek oldu.

Şu sorunun yanıtını merak ediyorum. Bir ortaçağ kurumu olan Engizisyon bitip gitti mi yoksa günümüzde yansımaları devam ediyor mu?

Nitelendirmeniz çok yerinde; gerçekten yansımaları sürüp gitmekte; hala aynı adaletsiz, hukuka hatta yasalara aykırı sorgulama yöntemleri uygulanmakta hatta usulen “tedbir “olması gereken bazı uygulamalar adeta peşin cezalara dönüştürülmektedir.

Her yazarın etkisinde kaldığı başka yazarlar mutlaka vardır. Mehmet Tuncay’ı etkileyen yazarlar kimler oldu?

Öncelikle Mustafa Kemal ve NUTUK… Samimiyetle ifade etmek isterim ki, hemen hepsi beni bir yerlerden yakalamış ve etkilemiştir.

Genç kuşaklara hem hukukçu hem yazar kimliğinizle ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle şunu hiç unutmasınlar ki bu Dünya yalnız biz insanlar için yaratılmadı, diğer bütün canlar ve canlılarla beraber yaşamak için yaratıldı. O halde sağlığınız el verdiğince YAŞAYIN, ÖZGÜRCE YAŞAYIN, ÖZGÜRCE DÜŞÜNÜN VE UNUTMAYIN Kİ SİZİN DIŞINIZDAKİ BÜTÜN CANLILAR sizin için yaşıyor. Halil Cibran der ki; “Vermesine vereceğim ama alacak el bulamıyorum dersiniz, oysa bahçenizdeki meyve ağaçları ve otlağınızdaki davarlar öyle düşünmüyor. Bırakın da hayat okyanusundan kana kana içmeye hak kazanmış olanlar sizin bardağınızdan da küçük bir yudum alsınlar.” Paylaşın dostlar paylaşın, görmediğiniz, tanımadığınız bir canın sizin önemsemediğinize çok ihtiyacı olabilir.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*