
SÖYLEŞİ: Aslı Kemal Gürbey
Kısa bir süre önce Öğretmenliğe Başlarken adlı eserini okurlarıyla buluşturan Mustafa Kemal Uysaler bu kez de İki Mevsim Arasında adlı şiir kitabını okurlarına ulaştırdı. İkinci kitabıyla şair yönünü de tanımış olduğumuz Mustafa Kemal Uysaler ile şiir ve edebiyat üzerine bir söyleşi yaptık. Şiir kitabında yalnızlığı, sevgiyi ve iç dünyamızın en ince köşelerini zarif bir dille bizlere sunuyor. Akşamlar şiirindeki o ürperten yalnızlığı hissettiğimiz gibi her dizede kendimizle de karşılaşıyoruz.
Mustafa Kemal Bey öncelikle şiirlerinizde bize bu kadar içten bir dünya sunduğunuz için teşekkür ederiz. Şimdi dilerseniz bu şiir dolu yolculuğun kapılarını biraz daha aralayalım. Ben önceki söyleşiden sizi tanıyorum ama tanımayanlar için sizi tanıyarak söyleşimize başlayalım.
Kültürüyle doğa güzellikleriyle insanların dikkatini çeken kadim bir şehir olan Karaman’da doğdum. İnsanı yaşantımın merkezinde görmeye ve göstermeye çalıştım. Doğanın cömertçe bahşettiklerini insana bir armağan olarak gördüm.
Kitabın açılış cümlesi dikkatimi çekti:
Neyim var ki
Neyi götüreceğim
Sırtımda bir hırka
Boğazımda bir lokma…
Bunları da
Bırakıp gideceğim.
Çok etkileyici bir dörtlük olduğunu söylemeliyim. 1946 doğumlusunuz. Kocaman bir hayat tecrübeniz var. Size sorum şu:
Dünya hayatı nasıl bir hayat?
Öncelikle şunu belirteyim insanın dünyaya gelişinde hiçbir seçme yapma şansının olmadığı bilinen bir gerçektir. Buna yaşadığı coğrafya ve daha öncesinden üretilen kültürü de eklersek insan belirsizlikler içinde ve ne yapacağını bilemez bir durumda olur. Ayrıca dünya denilen gezegenin bir takım kişiler tarafından orasından burasından parsellendiğini ve bu parsellere sahip çıkıldığını düşünürsek insanın yaşamını sürdüreceği emeğinden başka hiçbir şeye sahip olmadığı da görülür.
İnsan dünya hayatını nasıl yaşamalıdır?
Özgürlük eşitlik adaletin toplumun merkezinde olduğu bir toplumda kendini mutlu edeceği ne varsa onları üreterek ve ürettiklerini paylaşarak yaşamalıdır derim.
Akşamlar şiirinizde yalnızlık ve özlem iç içe geçmiş gibi. Bu şiiri yazarken sizi o duyguya en çok çeken neydi? Bize biraz o akşamdan o ruh halinden bahseder misiniz?
Yoksul bir ailede yaşadığım için on yaşımdan itibaren çalışma denilen bir eylemin içinde kendimi buldum. Gündüzler benim için bir çalışma zamanı geceler ise özlemlerin geleceğe dönük hayallerin üretildiği duygu yüklü anlar oldu.
Şiirlerinizde şehirler ve sokaklar sık sık bir karakter gibi karşımıza çıkıyor. Bilinmez şehirlerin izini sürerken şiirlerinizde mekân mı duyguyu besliyor yoksa duygu mu mekâna hayat veriyor?
İnsan yaşadığı mekanlardan esinlenerek yeni yeni duygulara kapılır. Kapıldığı duygular da yaşadığı şehirleri anlamlandırır.
Şiirlerinizde sade ama derin bir anlatım var. Bu dilin zamanla olgunlaştığını düşünüyorum. Şiir yazmaya ne zaman nasıl başladığınızı merak ediyorum.
Geleceğe özlem bende duygu birikimini oluşturdu. Geçmişe çok az dönüp baktım. Hep gelecek doldurdu yaşantımı. Bu nedenle şiir yazmadan önce duyguların elinde piştim ve çok okudum. Şu anda da olduğu gibi.
Birbirine bağlı iki soru sormak istiyorum:
Günümüz şiirini nasıl buluyorsunuz?
Her üretilen bir emek ürünüdür. Bu nedenle emek kokan duygu kokan insanı kendine çeken çok sayıda şiir var. Bunları da çokça okuyorum.
Şiir yazan genç kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur?
Öncelikle çok okumalıdırlar. Zaman buldukça şiirlerin okunduğu ya da tanıtıldığı mekanlarda olsunlar. Her zaman da samimi olsunlar derim.
Şiir kitabınızı okurken her dizenin sanki bir hatıranın içinde saklı kaldığını hissettim. Sizce şiir insanın yaşadıklarını mı anlatır yoksa yaşamak isteyip de yaşayamadıklarını mı?
Şiir insanın hem yaşadıklarını ki bu hatıralarıdır hem de yaşamak istediklerini ki bu da hayalleridir anlatır.
Mustafa Kemal Bey duygulara bu kadar zarif bir pencere açtığınız için çok teşekkür ederim. Şiirlerinizin o dingin ve derin dünyasında kaybolmak insanın kendine yeniden dokunması gibi. Yeni dizelerde yeni şehirlerde ve yeni duygularda buluşmak dileğiyle.
Leave a Reply