Sadık Sarı: “Renkli halkalarla cümle yapısını görselleştirdim. Artık öğrenciler kendi cümlelerini kurabiliyor!”

Sadık Sarı, İngilizce öğrenmeyi kolaylaştırmak için geliştirdiği “Halkalar Metodu”nu kitaplaştırdı. Kitap, Kalan Yayınları markası ile okurlarla buluştu. Renkli halkalar sistemiyle İngilizce cümle kurma mantığını görselleştiren bu eser, hem bireysel öğrenenler hem de öğretmenler için güçlü bir kaynak olma özelliği taşıyor. İngilizceyi hızlı, kolay ve akılda kalıcı bir şekilde öğrenmek isteyenlere yeni bir kapı aralıyor. Biz de bu güzel eserin sahibi Sadık Sarı ile söyleşi yaptık. Buyurun söyleşimize.

Merhaba Sadık Bey, yeni eseriniz hayırlı olsun. Pek çok insanın sıkıntı yaşadığı İngilizce öğrenme meselesine, etkili bir yöntemle çözüm sunuyorsunuz. Okurların bu metodunuz sayesinde süreci çok daha kolaylaştıracağına inanıyorum. Söyleşimize sizi tanıyarak başlayalım: Sadık Sarı kimdir?

Öncelikle teşekkür ederim Aslı Hanım, size ve kitabımın oluşumu, basımı ve yayımlanmasını sağlayan Kalan Yayınları’na. Ben 18 Şubat 1973’te Ankara’da doğdum, üç kız babasıyım.
Uzun yıllar medya sektöründe çalıştım; Kanal D, Olay TV, Woman TV, KRT TV ve Sözcü TV gibi Türkiye’nin önde gelen televizyon kanallarında motion graphic designer olarak görev aldım. Görsel anlatım ve tasarım, hem mesleğim hem de tutkum oldu. Bunun yanında resim yapmayı da seviyorum. Özellikle yağlı boya manzara resimleri ve vesikalık fotoğraflardan portre çizimleri çalışıyorum. Bu yönümle kendimi biraz da ressam olarak tanımlıyorum.

Hayatım boyunca hem eğitim hem de öğrenme üzerine çalıştım. Önce öğrenme isteği, sonra doğru metot ve azim benim için hep öne çıkmıştır. After Effects, Photoshop, Illustrator, InDesign, 3ds Max, Cinema 4D, Blender, Unity ve CharacterWorks gibi birçok programı hiçbir eğitim almadan, doğru metot ve azimle kendi kendime profesyonel derecede öğrendim. Tabii ki farklı kaynaklardan da faydalandım. Ama tümünde belli metotlar kullandım. Benim için ister programlar olsun ister İngilizce, hepsini doğru metotlarla öğrenmek çok önemliydi. Bir programı öğrenmede kullandığınız metot başarılı olmuşsa ve size programı öğretmişse, bu diğer programlarda da aynı başarıya götürüyor. Hayatımın her aşaması öğrenmek ve bildiklerimi öğretmekle geçti ve devam ediyor.

Bildiğiniz kaç dil var ve Türkçe dışındaki dillere ilginiz nerede, nasıl, ne zaman başladı?

İngilizce dışında başka dilleri de tanıma merakım oldu. Orta seviyede Romence biliyorum, ama esas yoğunlaştığım dil İngilizce oldu. İngilizceye ilgim liseden sonra başladı. Ders kitaplarındaki karmaşık ve kuru anlatımlar bana yetmedi, kendi yolumu aradım. İş hayatında dil eksikliği ve çocuklarımın İngilizce sorularına cevap veremeyişim beni bu yola sürükledi.

Sadık hocam, ülkemizde İngilizce öğrenmeye hevesli çok fazla insan var. İngilizce eğitimi uzun yıllardır okullarda da verilmesine rağmen maalesef öğrenme oranlarımızın yeterli olmadığını görüyoruz. Siz bu sahada tecrübeli biri olduğunuz için size sormak istiyorum. Yanlışı nerede yapıyoruz?

En büyük yanlışımız, İngilizceyi ezber dersine çevirmemiz. Gramer kurallarını ezberletiyoruz ama öğrenciyi cümle kurmaya yönlendirmiyoruz. Oysa dil, konuşarak ve üreterek öğrenilir. Yani öğrencinin eline “anahtar” verilmiyor. Halkalar Metodu da tam bu noktada devreye giriyor. Çünkü renkli halkalar, öğrencinin adım adım nasıl cümle kuracağını görselleştiriyor ve ezberi değil üretmeye teşvik ediyor.

Bir de en büyük yanlışlardan biri, İngilizce cümle yapısının bizim dilimizden çok farklı olması. İngilizce öğrenme aşamasında bir cümle oluşturmaya çalışırken Türkçe bir cümle düşünüp İngilizceye çevirmeye kalkıyoruz. Örneğin: “Ben bu gece evde seninle çay içeceğim.” Burada önce kelimeleri İngilizceye çevirip sonra gramere uygun yerleştirmeye çalışıyoruz. Oysa konuşurken kafamızda İngilizce karşılıkları bulmak ve yerlerine koymak herkese zor gelir. İngilizce konuşma mantığını anlamamız gerekiyor. Nedir derseniz, “Ben bu gece evde seninle çay içeceğim.” cümlesine bakalım: “I will have tea with you at home this evening.” İşte İngilizcede doğru kullanım budur. Kendimizi bu şekilde cümle oluşturmaya alıştırmamız gerekir. Bu da hızlı konuşmayı sağlar.

Ortaya koyduğunuz öğrenme yaklaşımı oldukça farklı. “Halkalar Metodu” ile İngilizce öğretiminin hızlı, kolay ve akılda kalıcı bir sistem sunduğunu söylüyorsunuz. Bu etkili fikrin doğuşu nasıl oldu? Bu sistemi geliştirmeye sizi ne yönlendirdi?

İngilizce öğrenmeye çalışanlardan sürekli şunu duyuyordum: “Gramer biliyorum ama konuşamıyorum.” Bunun nedenini araştırdım. Sorunun aslında sistemsizlik olduğunu fark ettim. Yıllarca üzerinde çalışarak, İngilizce cümle yapısını renkli halkalarla görselleştirdim. Bu görsel sistem, hem öğrencinin zihninde netlik sağladı hem de öğrenmeyi kalıcı hale getirdi.

Tam anlamıyla benim de kafama takılan ve sık sık karşılaştığım sorun, İngilizcede “have, has, was, were, modals, istek ve zorunluluklar” gibi yapıların hangi öznelerle kullanılması gerektiğiydi. Kitabımın ortasında yer alan posterle bu sorunu çözdüm. Artık gramere uygun 13 cümle ögesinden oluşan bir posterim vardı ve her şey gruplanmıştı. Sağ tarafta “I, you, we, they” özneleri ve onların kullanacağı öğeler; sol tarafta “he, she, it” ile kullanılacak öğeler yer alıyor. Bu ayrım dışında kalan tek yapı “was” oldu; çünkü o da tekillerle kullanıldığı için “I, he, she, it” kısmına hitap ediyor.

 Satışta olan birbirinden farklı İngilizce öğretim kitapları bulunuyor. Talep de görüyorlar. Sizin kitabınızı diğer kaynaklardan ayıran en belirgin özellik nedir?

Çoğu kitap ya sadece kuralları anlatıyor ya da hazır diyaloglar veriyor. Benim kitabım ise öğrenciyi aktif hale getiriyor. Halkalar sistemiyle öğrenci, kendi cümlelerini sıfırdan kurabiliyor. Bu da onu sadece “okuyan” değil, “üreten” yapıyor. En önemli fark bu.

Ayrıca 300-400 sayfalık bir kitaptan dil öğrenmeye çalışmak bana göre zaman kaybı. Çünkü o kadar sayfayı okumak ve öğrenmek ciddi bir emek gerektirir. Oysa İngilizce, benim kitabımda olduğu gibi 40-50 sayfada çözümlenebilecek bir dildir. Orta ve lise öğrencilerine bu şekilde bir anlatım yapılsa, emin olun öğrencilerimizin büyük çoğunluğu lise sonunda İngilizce konuşabiliyor olurdu.

Kitapta her halkadan bir öğe seçerek dıştan içe doğru ilerleyerek binlerce soru cümlesi, olumlu ve olumsuz cümle oluşturabilecek bir yapı kurdum. Kitabımın yarısı zaten günlük hayatta en çok kullanılan fiiller, kısa cümleler, ekler ve zamanlardan oluşuyor. Aslında bu kitap özünde 20 sayfada tüm İngilizceyi anlatıyor. 20 sayfayı öğrenmek ne kadar zor olabilir ki? O yüzden basit, öz, kısa ve anlaşılır bir kitap oldu.

Bir de İngilizce’de seviyeler meselesi var. Herkesin dil seviyesi farklı. “Halkalar Metodu ile İngilizce Eğitimi” kitabı her seviyeye uygun mu ya da hangi seviyedekiler bu eserden yararlanabilir?

Evet. Yeni başlayan biri için de, orta veya ileri seviyede olan biri için de kullanılabilir. Çünkü sistem basitten karmaşığa doğru ilerliyor. Başlangıçta kısa ve temel cümleler kuruyorsunuz. Sonra halkaları çoğaltarak daha uzun, detaylı ve ileri seviye cümleler kurabiliyorsunuz. Yani seviyeniz ne olursa olsun, kendi hızınıza göre ilerleyebilirsiniz.

İngilizceye yeni başlayanlar (A1).
Temel bilgisini pekiştirip orta seviyeye (B1) ulaşmak isteyenler.
Daha ileri seviyede olup cümle pratiğini güçlendirmek isteyenler.

Şu sorunun yanıtını da merak ediyorum: “Halkalar Metodu” başka dillere uyarlanabilir mi?

Kesinlikle evet. Çünkü bu sistem cümle yapısını görselleştirmeye dayanıyor. Her dilin kendine özgü yapısı var ama görselleştirme yaklaşımı evrensel. Yani aynı mantıkla başka diller için de uygulanabilir. İleride böyle bir çalışma yapmayı planlıyorum. Şu an Almanca üzerinde de benzer bir hazırlığım var. Böylece sistemin farklı dillere de uygulanabilirliğini göstermek istiyorum.

 Son sorum şu olsun Sadık Bey. Dil öğrenmek isteyenlere neler önerirsiniz?

Birincisi: Sabırlı olun. Dil bir süreçtir. İkincisi: Ezberlemek yerine cümle kurmayı hedefleyin. Üçüncüsü: Günlük hayatta dili kullanmaya çalışın. Ufak cümlelerle başlasanız bile devam edin. Ve son olarak: Öğrenmeyi eğlenceli hale getirin. Halkalar Metodu gibi görsel ve kolaylaştırıcı yöntemlerle çalıştığınızda, İngilizce sizin için bir yük değil, keyifli bir keşif olacaktır.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Okurunuz bol olsun.
Ben teşekkür ederim.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*