Ayşe Yıldız Köroğlu: “Toplumların gelişmesi için edebiyata ihtiyaç var.”

SÖYLEŞİ: Aslı Kemal GÜRBEY

Ayşe Yıldız Köroğlu’nun, “Hayalperest” isimli ilk kitabı bu hafta Kalan Yayınları’ndan çıktı. Birbirinden güzel denemelerin olduğu kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim. Ayşe Yıldız Köroğlu ile bu tatlı kitap hakkında söyleşi yaptık. Buyurun söyleşimize…
Merhaba Ayşe Yıldız Hanım. Yeni eseriniz hayırlı olsun. Öncelikle söyleşiye vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Bu kitap vesilesiyle isminizi öğrenmiş bulundum. Sanırım diğer okurlardan da benim gibi isminizi yeni duyanlar olacaktır. Bu nedenle öncelikle sizi okurlarımıza tanıtarak başlamak istiyorum. Ayşe Yıldız Köroğlu kimdir?

Gaziantepliyim; kronolojik, sosyal, fizyolojik ve psikolojik yaşlar farklı olduğu için doğum tarihi vermeyi doğru bulmayanlardanım. Otuz beş yıllık eğitimciyim. Mesleğimin ilk on yılında liselerde edebiyat öğretmenliği sonra Gaziantep Üniversitesinde Türk Dili öğretim görevliliği yaptım. 2012’den beri etkili iletişim, diksiyon ve kişisel gelişim eğitimleri veriyorum. Evliyim, bir oğlum, bir gelin kızım, bir de torunum var.

“Hayalperest” basılı ilk eseriniz olduğu için mutlu, heyecanlı ve gurur dolu olduğunuzu tahmin ediyorum. Duygularınızı öğrenebilir miyim?

Evet, edebi anlamda basılı ilk eserim, mutluluk, heyecan ve gurur elbette var ama hepsinden önemlisi bir rahatlama ve huzur duygusu var. Yıllardır yarım kalan bir projenin hayata geçmesi ve somutlaşması insana başka bir rahatlık ve huzur halini yaşatıyor. Kendimi en zorlu sınavına girmiş ve başarıyla geçmiş öğrenciler gibi hissediyorum.

Yayınevi, kitabın PDF nüshasını bana yolladığında 187 sayfalık kitabı bir haftada okurum diye düşünmüştüm ancak okumaya başladığımda elimden bırakamadım, deyim yerindeyse bir solukta kitabın sonuna geldim. Kitapta birbirinden güzel, içi dolu, oturaklı yazılar var. Bunları uzak bir yoldan getirdiğinizi düşünüyorum. Herkesin yazıya başladığı bir olay, bir takvim vardır. Siz yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya yönlendiren temel motivasyon neydi?

“Elinden bırakamamak ve bir solukta okumak” ifadeleriniz benim için çok değerli. Tam da istediğim buydu. İyi bir kitap okuru olarak eline alıp bırakmanın, bir türlü sonunu getirememenin ne olduğunu bildiğim için özellikle bu duruma düşmek istemiyordum. Çünkü teknolojinin sunduğu çok renkli, çok hızlı paylaşımlara maruz kaldığımız zamanlarda kitap okumaya adaptasyonda zorluk çektiğimiz maalesef bir gerçek. Bu ortamda bir çırpıda okunabilecek bir kitap yazmış olmak beni onurlandırır. Doğrudur, yazılarımın bir kısmı çok uzak yollardan geldi. Çoğu çocukluğumun geçtiği yerlerden, bir kağıda, okuduğum bir kitabın sayfa aralarına karalanıp üzerinden yıllar geçmiş zamanlardan kalma. Bir yıl önce eğitimlerime ara verdim ve kitabıma odaklanıp bitireceğim diye kendime hedef koydum. Her yazarda geçmişe dayanan bir yazmaya ilgi duyma vardır ama ben ortaya bir ürün çıkarıp bunu insanlarla paylaşmak esastır diyorum ve yazıya başlama takvimimi yaklaşık bir yıl önce diye belirtiyorum. Temel motivasyonum bir tane değil bir çoktur hatta; ama içinden birini söyleyeceksem hayalini gerçekleştirme diyebilirim.

Kitabın ismi neden Hayalperest? Hayalperestlik sizin için ne ifade ediyor?
Ben kendimi bildim bileli hem alabildiğine gerçekçi hem de alabildiğine hayalperest birisiyim. Hayal kurmanın zayıflık sayıldığı zamanların çocuğu, ergeni, genci, yetişkini olarak hayal kurmaktan da hayallerinden de hiç vaz geçmemek benim bu hayatta en istikrarlı olduğum şeylerden birisi oldu. Hayalperest benim kendimi tanımlayacağım baş kelimelerimden biridir. Çocukluğumdan beri hayal kurmaktan onları hedefe dönüştürmekten ve gerçekleştirmek için çalışmaktan hiç vaz geçmedim. Kitabımı okuyanlar adını neden Hayalperest koyduğumu çok iyi anlayacaklardır.
“Öğretme eyleminin sonsuz ve sınırsız bir öğrenme eylemine kapı açtığını” söylüyorsunuz. Merak ettiğim şey şu: Yazmak da sizin için böyle bir anlam ve sürece mi tekabül ediyor?
Ben araştırarak yazıyorum, örneğin takvimden söz ediyorsam takvimin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili makaleleri araştırıyor, onunla ilgili yazılar okuyor, o bilgileri kendi üslubumla birleştirerek yazıma yerleştiriyorum. Bunca yıllık eğitimciliğin, genel kültürün bana kattıklarını yeterli bulmuyorum. Bu açıdan baktığımda yazdıkça daha çok öğrenme ihtiyacı duyuyorum. Öğretmek ile yazmak bu anlamda paralel bir düzlemde ilerler, her ikisi içinde sürekli öğrenmeye ihtiyacınız vardır.

Edebiyatın anlamı her yazara göre değişiyor. Yazar olmanın tanımı da. Sizin için ne gibi anlamları olduğunu merak ediyorum? Bu temelde size iki sorum olacak: 1) Size göre edebiyat nedir? 2) Yazar kimdir?

1- Bana göre edebiyat estetiktir, içinde edebi, iyi ahlakı, hoşluğu, inceliği barındıran bir estetik.
2- Yazar; hayal gücü gelişmiş, hayal ettiklerini belirli bir disiplinle yazıya dökmüş kişidir. İyi fikirlere sahip olmak, iyi bir okur olmak, hayal etmek yazar olmak için gerekli ama yeterli olmayan şeylerdir. Yazar tüm bunları disipline edebilen, bir somutluğa dönüştüren kişidir.

Türk edebiyatında size ilham veren isimler kimler? Onlardan öğrendiğiniz en değerli şey neydi?

Türk edebiyatında bana ilham veren bir isim vermem çok zor. Çünkü aldığım eğitim ve yaptığım iş gereği birçok yazarın eserini okuma şansına sahip oldum. Bunların bir tanesini ilham aldığım yazar olarak veremem. Çünkü bunu ben de bilmiyorum. Kiminden bir söz, kiminden bir cümle, bir fikir; kiminin üslubu bana ilham olmuştur. Benim yazarlardan öğrendiğim en değerli şey cesarettir. Çünkü bana göre yazarlık biraz da cesaret isteyen bir iştir.

Şimdi birbiriyle ilişkili olan 2 sorum var. Bu konudaki fikirlerinizi de merak ediyorum. 1) Günümüz edebiyatı hakkında ne düşünüyorsunuz? 2) Sizce edebiyat, toplum tarafından yeterli ilgi ve önemi görüyor mu?

1- Burada kelimelerimi dikkatli seçmek istiyorum bunun bir kaç nedeni var: Birincisi bir dönemi değerlendirmek için aradan biraz zaman geçmesi gerekir, ikincisi edebiyat kültürle, uygarlıkla estetik duyguları yaşama ve besleme ortamlarıyla çok yakından ilgilidir. Ben çağımızda uygarlığın, kültürün ve estetik zevk edinme ortamlarının yeterince beslendiğini düşünmüyorum. Popüler kültürün kalıcı kültüre baskın geldiğinden çoğumuz şikâyetçiyiz. Bu ortamda günümüz edebiyatı zorlu bir sınavdan geçerek oluşuyor diyebilirim.
2- Edebiyat ve toplum birbirini etkiler ve geliştirir. Toplumların gelişmesi için edebiyata ihtiyaç vardır. Buradan bakınca ilgi ve önem zorunluluk gibi görünse de 2024 yılında yapılan istatistiklere göre kitap okuma oranı ne yazık ki % 27, bu sonuç sorunuzun cevabı oluyor sanırım.
“Hayalperest” kitabı sanırım sizin için bir başlangıç. Bundan sonra nasıl bir yazın yolculuğu planlıyorsunuz? Farklı türlerde de eser vermeyi düşünüyor musunuz?
Evet, Hayalperest ilk ama son olmayacak. Yolculuğum deneme türünde devam edecek olsa da ilk durakta bir çocuk kitabım var. Kısa sürede o da basım aşamasına gelmiş olacak. Çocuk kitabı yazmayı deneyenler, yazanlar bilirler oldukça dikkat isteyen bir tür ve çocuk edebiyatı çok gelişmiş durumda. Bu alanda kitap yazmak çok çalışma ve araştırma gerektiriyor. Farklı türlerde yazabilirim, neden olmasın?

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim Ayşe Yıldız Hanım. Okurlarınız bol olsun.
Çok teşekkür ederim.

1 Comment

  1. Ayşe hocamın Türk edebiyatına kattığı değerli katkıları için şahsım adına teşekkürü borç bilirim. Her kalifiye ve işinde yetkin ismin, ulusumuz adına bir eserlik dahi olsa katkı verdiğini düşünsenize.

Efe Ercan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Your email address will not be published.


*