
Yeni bir sayı ile yeniden karşınızdayız.
Ağustos ayına ünlü tiyatro oyuncusu Genco Erkal’ın ölüm haberiyle giriyoruz.
Onun geride bıraktığı boşluğu dolduracak jenerasyonlar yetiştirmek kolay görünmüyor.
Ama bütünüyle ümitsiz de değiliz.
Aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller mutlaka daha fazla uç verecektir.
Edebiyat, yazmak mıdır sadece?
En umutsuz, en karanlık, en çaresiz anlarda edebiyat neye yarar?
6 Şubat depremlerinin ağır hasar verdiği illerden biri olan Hatay şehrinde geldi aklımıza bu soru.
Harabeye dönmüş binalar, darmadağın olmuş kent merkezi, moloz yığınlarının havaya savurduğu toz duman arasında yanıtı gördük.
O yeşil şehrin girişinden çıkışına kadar bir yıldan fazladır güneş altında kalmaktan solmuş çadırlar, toza bulanmış gri konteynırlar sizi karşılıyor.
Akşamüstüydü.
Evi olanlar evlerinin yolunu tutmuştu.
Olmayanlar çadırlarına, konteynırlarına…
Bir çadırın önünde, akşamüstü gördük yanıtı.
Üstünde eskimiş elbiseler vardı.
Saçları uzun siyah, arkadan örgülüydü.
Ortaokula gidiyordu, kız çocuğu.
Çadırın dibinde kitap okuyordu.
Sabahattin Ali’yi…
Bir yandan da tüpte pişen çorbayı bekliyordu.
Edebiyat nedir, diye sorulsa herkesin yanıtı farklı olur.
Fakat edebiyat umuttu.
Gördük…
Leave a Reply